Dentin aşırı hassasiyeti yaşayan hastanın psikolojisini anlamak
Hastalar ve diş hekimleri dentin aşırı hassasiyetinin küçük bir ağız sağlığı sorunu mu yoksa kronik bir durum olduğunu mu düşünüyor?
Daha geniş çaplı sosyolojik ve psikolojik çalışmalardan elde edilen bilgiler, dentin aşırı hassasiyetiyle ilgili algıyı değiştirmenin hastalara bu yaygın oral şikayeti yönetmede fayda sağlayabileceğini ve diş hekimi-hasta ilişkisini güçlendirmeye de yardım edebileceğini ortaya koymaktadır.
Dentin aşırı hassasiyeti hakkında farklı düşünmenin zamanı geldi mi?
Dentin aşırı hassasiyetinin (DAH) her 3 kişiden 1'inde görüldüğü tahmin edilmektedir.1 Bir durum olarak DAH’ın yaygınlığı hem hastalar hem de diş hekimleri tarafından küçük bir ağız sağlığı sorunu olarak kabul edildiği anlamına gelebilir. Ancak DAH ile başa çıkma yöntemleri hafif semptomlar yaşayan hastalarda bile günlük aktiviteleri etkileyebilir.
Sheffield Üniversitesi, Klinik Diş Hekimliği Fakültesi’nde Medikal Sosyoloji Profesörü olan Prof. Barry Gibson "Bu sorunun bazı insanlar için ağız sağlığı ile ilişkili yaşam kalitesi üzerinde gerçekten önemli etkilerle sonuçlanabildiğini biliyoruz" dedikten sonra, DAH'ın kişileri etkileme şeklinin çok hafiften öngörülebilir hale gelmeye ve “hastalığın ilerlemesinin” bir parçası olmaya kadar değişebildiğini de söylüyor.
Bu durum, diş hekimlerine DAH'ı yeniden değerlendirmek için bir fırsat sunuyor mu? Profesör Gibson sözlerine şöyle devam ediyor: "Buna kronik bir sorun gözüyle bakmak, diş hekiminin burada pekala ilerleme de olabileceğini görebileceği anlamına gelir. Bu, uzun vadeli ve yönetilmesi gereken bir şey olabilir" .
Bu sağlık ve hastalık yolculuğunu anlamak yaşamsal önem taşır ve diş hekimi-hasta etkileşimi açısından hastaların diş hekimi koltuğunda geçirdikleri zamanın ötesinde uzun dönemli yararları olabilir. Londra’daki King's College’da Sağlık Psikolojisi Okutmanı olan Dr. Koula Asimakopoulou, cerrahi dışında basit bir diş sorununun hastaların gerçek yaşamlarına etkisinin farkına varmanın, onlarla hekimleri arasındaki etkileşimi değiştirmeye yardım edebileceğine inanmakta ve şunları söylemektedir: "Bu, hastayla olan ilişkide gerçek anlamda güven ve itimat oluşturmak üzere kolay, basit ve hafif olanı kullanarak -ve bunları düzelterek- bir ilişki tesis etmekle ilgilidir.”
"Bu durumun etkisinin, bazı insanlar için ağız sağlığı ile ilgili yaşam kalitesi üzerinde gerçekten önemli etkilerle sonuçlanabileceğini biliyoruz"
Hayati değil - ama önemli.
Profesör Gibson’un ekibinin araştırması yıllar içinde DAH’ın "konumu değiştirilmiş, önemsizleştirilmiş ve sorun sayılmayan bir soruna dönüştürülmüş" olduğunu ortaya koymaktadır.2 Prof. Gibson bunun halk sağlığında esasen çürüğe odaklanmanın zorunlu bir sonucu olmasına karşın, şimdi aşırı fırçalama kaynaklı dentin aşırı hassasiyeti gibi, gelişmiş ağız bakımının doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıkan durumlar gördüğümüze işaret etmektedir.
Diş hekimlerinin açısından bakıldığında dentin aşırı hassasiyeti sık görülen bir durumdur. GSK’nın dünya genelinde diş hekimleriyle yaptığı bir araştırmaya göre diş hekimlerinin %45’i günde en az bir kez DAH tanısı koymaktadır.3 Dentin aşırı hassasiyetinden daha az endişe duyan hastaların diş hekiminden tavsiye isteme olasılıkları da, şaşırtıcı olmayan biçimde, daha düşüktü: çok endişeli olanlarda %82’ye karşılık daha az endişe duyanlarda %42.4 Ne var ki, DAH konusunda daha az endişe duyan hastaların bile yaklaşık yarısı en az ayda bir kez ve üçte birden fazlası her hafta semptomlar yaşamaktadır.5
Bu DAH deneyimi büyük endişe duyan kişilerdekiyle genel olarak benzer ise de, söz konusu ‘hafif’ mağdurlar kendilerini hassasiyeti veya ‘sorunu’ olan biri gibi kategorize etmeme eğilimindedir; bu kişiler basitçe zaman zaman hassasiyet yaşamaktadır ve yaşam biçimi değişiklikleri yaparak onunla başa çıkmanın yollarını bulmuşlardır.6,7 Ama neden böyle yapmak zorunda kalsınlar? Profesör Gibson, diş hekimlerinin hasta popülasyonlarının önemli bir bölümüyle etkileşime girme fırsatını kaçırıyor olabileceğine inanmaktadır: "[Araştırmamızdaki] pek çok katılımcı, dentin aşırı hassasiyetinin hakikaten hayatlarının bir parçası olduğunu ifade etmiştir".
Bu kronik bir şikayet ama...
Bu, DAH'ın kronik bir şikayet olduğu gerçeğini vurguluyor. Profesör Gibson, "Konuya dair klasik sosyoloji literatürüne dayanarak söyleyebilirim ki, dentin aşırı hassasiyeti kesinlikle kronik bir sorun tanımına uyuyor" diyerek bunu doğrulamaktadır.
Dentin aşırı hassasiyeti hastaların davranış şeklini değiştirebilir, beslenme alışkanlıklarını kısıtlayabilir, günlük yaşamla ilgili adaptasyonlar yapmalarına neden olabilir ve sosyal ilişkilerini etkileyebilirken, aynı zamanda duygusal bir etkiye de sahip olabilir ve kişisel kimliklerini etkileyebilir.8
Profesör Gibson, sorunlardan birinin DAH’ın ilerleyici bir sorun olduğuna dair bilgi eksikliği olduğunu kabul ediyor. "Ama bu sorun ilerleyebilir ve birçok kişide kesinlikle ilerlemiştir de. Bu progresyon meydana geldiğinde ise, günlük yaşam üzerinde gerçekten önemli etkilere sahiptir."
…insanlar neden şikayet etmez?
Basitçe ifade etmek gerekirse, DAH yaşayan bireyler bununla başa çıkmayı zaten öğrenmiştir, daha az endişe duyduğunu söyleyenler bile bu durumla başa çıkmak için yaşam tarzlarını değiştirmişlerdir.9
DAH'ın yaşam kalitesine etkisindeki nüansların yakalanması, Dentin Aşırı Hassasiyeti Deneyimi Anketi'nin (DAHDA) geliştirilmesiyle sonuçlanmıştır. DAHDA hastalarda ağız sağlığıyla ilişkili yaşam kalitesi ölçütlerinde değişime yanıt verme yeteneğini değerlendirmeye yönelik doğrulanmış ve soruna özgü bir ölçüm aracıdır.10,11
DAHDA’nın kullanıldığı araştırmalarda DAH’lı hastalarda söz konusu adaptif davranışların dört kategoride yer aldığı saptanmıştır:10,12
Durumun duygusal bir etkisi de vardır. Bir araştırmada katılımcıların %89’u DAH’ı can sıkıcı bulurken, benzer bir oran bunu sinir bozucu görmekteydi.10,12
Profesör Gibson "Dentin aşırı hassasiyeti, ağrı ve hassasiyetten kaçınmaya yönelik bir dizi adaptasyon davranışını gerektiriyor" açıklamasını yapmaktadır.
Ben iyiyim - Sıcak bir fincan çay içmeden de yaşayabilirim
"Kapasite, fırsat ve motivasyon hakkında konuşmak için COM-B davranış değişikliği modelini kullanmaktayız. Bu kişiler davranış değişikliğine dair üç kutucuğu da işaretleyeceklerdir. Ancak bu durumda, sorunu çözmede kısa vadedeki bariz başarıları, sorunu uzun vadede çözmek için diş hekimine başvurmayı isteme olasılıklarının, diş hekimi bunu gündeme getirmedikçe ve gerçekten kolay bir çözüm sunmadıkça, muhtemelen azalacağı anlamına gelecektir"
Sorunu kimin gündeme getirdiği bir etken olabilir. GSK’nın dünya genelindeki yakın tarihli araştırması diş hekimlerinin %53’ünün hastalarıyla iletişimde DAH’ı gündeme getirmenin kendi görevleri olduğuna inandığını göstermektedir.3
Ancak sorun gündeme getirildikten sonra, Dr Asimakopoulou’nun tabiriyle “kolay çözüm” basitçe dentin aşırı hassasiyetine yönelik bir diş macunu önermekle sunulabilir. Hassasiyete yönelik bir diş macununun her gün kullanılması DAH’ın yaşam kalitesine etkisini, özellikle de duygusal etkiyi, yeme alışkanlıklarına dair kısıtlanmaları ve hastaların alışkanlıklarını değiştirme biçimini 8 haftalık uygulamanın ardından anlamlı düzeyde iyileştirebilir.10-12
*COM-B davranış modeli, bir davranış değişikliği müdahalesinin etkili olması için neyin değişmesi gerektiğini belirlemek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu, yalnızca ilgili kişinin davranışa girme kapasitesine (C) ve fırsatına (O) sahip olduğunda ve bu davranışı (B) diğer davranışlardan daha fazla sergilemek için daha fazla motive olduğunda (M) gerçekleşir.
Şekil: Davranış değişikliğine ilişkin COM-B modülü (Michie ve ark., 2011’den uyarlanmıştır)13
H’ ile başlayan sorun hakkında konuşalım
Diş hekimi için DAH ile ilgili farkındalığın daha fazla olması hastaları açısından anlamlı bir fark yaratabilir. Dr. Asimakopoulou DAH'ın diş hekimlerine basit bir davranış değişikliği modeli üzerinden hastayla etkileşime girme şansı sunduğuna inanmaktadır. Dr. Asimakopoulou "DAH bunu yapmak için harika bir fırsat. Yani, burada bir sorun var, hastaya önerdiğiniz diş macununun sunduğu bir çözüm var ve bu da sorunu daha yönetilebilir hale getirecek. Diş hekimleri için DAH'ın davranış değişikliğinde başarıyla ilişkilendirilecek bir fırsat sunduğunu düşünüyorum" demektedir.
Bununla birlikte araştırmalar zamanın diş hekimleri için DAH gibi sorunları gündeme getirmede bir faktör olabileceğini göstermektedir: Diş hekimlerinin %31'i hastaların ağız sağlığı davranışlarını anlamak için yeterince zaman ayırmadıklarını ve yaklaşık dörtte biri bu davranışlarla ilgili tavsiyede bulunmak için yeterli zaman harcamadıklarını söylemektedir.3
Öte yandan, DAH ile ilgilenmemek hastaya net bir mesaj göndermektedir. "Küçük bir soruna karşı ilgisizlik sergileyen diş hekimi esasen hastaya durumun önemli olmadığı, zamanlarını ve dikkatlerini harcamaya değmeyeceği ve hastanın da bundan endişe duymaması gerektiği mesajını verir. Biliyoruz ki, bu durumda sorun arka planda devam edecek, bir gecede ortadan kalkmayacak ve muazzam bir sağlık sorunu olmak yerine bir detay olarak kalacaktır" diyor Dr. Asimakopoulou.
Profesör Gibson DAH'ın hastalar için daha rahatsız edici hale geldiği progresyon sorununu kabul ediyor ve gündeme getiriyor: "O hasta daha sonra progresyon yaşadığında ve hastalığın ilerlemesi gerçekten kendini gösterdiğinde ne olacak? Vaktinde o konuşmayı yapmamış olan diş hekimine çok olumsuz bir gözle bakacaklar."
"DAH'ın diş hekimlerine davranış değişikliğinde başarı ile ilişkilendirilmesi için bir fırsat sağladığını düşünüyorum."
Hassasiyet başarı anlamına gelir
Dentin aşırı hassasiyetinin algılanma şeklini, önemsiz ve hafif bir bozukluktan, hastaların yaşam kalitesi üzerinde önemli etkiye sahip olabilecek kronik bir şikayet şeklinde değiştirmek diş hekimine hastayla etkileşme ve kolay bir davranış değişikliği başarısı ile ilişkilendirilme fırsatı sunar.
Bu algı değişikliği sadece sorunu daha iyi yönetmelerinde hastalara yardım etmekle kalmaz, aynı zamanda hem kısa hem de uzun dönemde diş hekimi-hasta ilişkisini de güçlendirebilir.
Hastanın yaşam kalitesine etkisi
Dentin aşırı hassasiyetinin hastaların günlük yaşamları üzerindeki etkisi hakkında bilgi edinin.
Daha iyi bir ortaklık için teşhis
Basit bir soru, hastalarınızda dentin aşırı hassasiyetini ortaya çıkarmanın anahtarı olabilir ve böylece daha geniş ağız sağlığı hakkında daha iyi iletişimin kapısını açabilir.
Pratikte iletişim
İyi iletişim becerileri hasta güvenini oluşturur. Dentin aşırı hassasiyeti gibi ağız sağlığı spektrumunun hafif ucundaki koşullar hakkında proaktif olarak soru sormak, diş hekimlerinin empati göstermesine ve hasta yakınlığı oluşturmasına olanak tanır.
Hassasiyet: Genel Bakış
Dentin aşırı hassasiyeti durumu hakkında daha fazla bilgi edinin.